Ana içeriğe atla

Belgrad'da 5 Gün - 3. Bölüm

3.gün


Bugün Zemun bölgesine gitmeye karar verdim. Nehrin karşı kıyısında kalan bu bölge, Avusturya-Macaristan izlerini taşıyormuş. İnternetten araştırdığımda 15 numaralı otobüsün gittiğini görmüştüm, ben de iki sokak arkamda yer alan otobüs durağına yürüdüm, büfeden bir bilet alıp otobüse atladım. Gidiceğim durağı telefondan ve otobüsteki anonstan takip ediyordum. Otobüs ilerledikçe tek katlı evlerin olduğu, Roman vatandaşların oturduğu bölgeye geldik. İnmem gerektiğini düşündüğüm son durakta indiğimde, bazı insanların belli yönde yürüdüğünü görünce onları takip ettim ve otoban gibi bir yere çıktım :) Karşıdan gelen bir kıza Zemun'da tarihi bir kule olan Janos Hunyadi Kulesini sordum, lakin anlamadı çünkü kuleyi o ismiyle değil, Gordos kulesi olarak biliyorlar. Neyse ki elimde harita vardı ve kız bana son duraktan bineceğim otobüsü gösterdi. Otobüse bindim, bir kaç kişiye kuleyi göstererek sordum ama hangi durakta ineceğim konusunda bilgi veremediler, ingilizce bilmiyorlardı. En son 15 yaşlarında ingilizcesi iyi olan bir genç harita üzerinden anlattı ama sonrasında kendisi de inerek yardımcı oldu çünkü o bölgede mezarlık varmış ve ben kaybolabilirmişim. Onunla yolun karşısına geçip tarif ettiği yoldan yürüyerek kuleye ulaştım. Buradan da görülebileceği üzere Sırplar turistlere karşı yardımseverler.
Gardos Kulesi
Bu kule 1896'da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu hüküm sürdüğü zamanlarda yapılmış. Janos ismi tipik Macar adıdır zaten. Bir dönem itfaiyeciler kullanmış bu kuleyi, şimdi ise tarihi bir yapı olarak hizmet veriyor. Kuleye neden çıkmadığımı hatırlamıyorum, mükemmel bir manzara yakalayabilirdim, yerden sadece bu fotoğrafı çekmişim.
Kulenin bulunduğu tepe ve benim mükemmel fotoğraf yeteneğim :D

Tepeden inince tek katlı evler ve etrafında pek çok cafe-restoranın olduğu sokaklardan nehre doğru ilerledim.

Tepeden indikten sonraki sokaklardan biri

Nehir kenarı çok güzeldi. Sıra sıra banklar, spor yapan insanlar, bebeklerini gezdiren çiftler. Ben de yürümeye devam ederken bir banka oturdum ve bir yandan manzarayı seyrettim bir yandan da çantama attığım elmamı yedim. Bütün yolu yürüyerek geri dönmeye karar vermiştim, yeşillikler arasında yürürken pek çok restoran gördüm nehir kenarında, aslında balık yemek iyi bir fikir olabilirdi ama yüzen restoranların tenhalığı ve terkedilmiş görüntüsü, bu isteğimden vazgeçirdi. Kalacak yer ayarlamaya çalışırken nehir kıyısındaki hostelleri görmüştüm, kalmak da isterdim ama merkeze ulaşım benim için önemli olduğu için tercih etmemiştim, siz tercih edebilirsiniz. 


Yolumu Belgrad'ın tek alışveriş merkezi olan Usce'ye çevirdim. Buraya gitme sebebim Türkiye'de olmayan bir giyim markasının mağazasına bakmaktı. AVM deyince aklınıza bizimki gibi 100 metre aralıklarla olan kocaman bir yapı gelmesin. AVM'de pek çok Türk markası da vardı, fiyatları kıyasladığımda 10-15 tl fark olduğunu gördüm aynı ürünün Türkiye'deki etiket fiyatıyla Bu anlamda Sırbistan'da giyim kuşam Türkiye'den pahalı diyebiliriz. Birşey almadan çıktım ve yoluma devam ettim. Köprüyü biraz geçtiğimde sağanak yağmur başladı, neyse ki ben yine önlemimi alıp şemsiyemi çantaya atmıştım. Gideceğim tek yer odamdı ama önce karnımı doyurmalıydım. Yolumun üzerinde yer alan ve yine önceden duyduğum bir restorana girdim, Supermarket Deli. Geleneksel bir yemek yok burada, o yüzden hamburger söyledim. Bu arada Sırbistan'da kapalı alanda sigara içmek serbest.

Yeni şehirden eski şehre bakış

Aynı manzaranın köprü üstünden çekilmiş hali.Yeşilliklerin olduğu sol taraf Kalemeydan

Akşam 7 olduğunda odama varmıştım. Gün boyunca 8 km yürümüştüm ve bacaklarımı hissetmiyordum artık. O akşamı dinlenerek geçirdim ve 3.günüm de bitmiş oldu.




Yorumlar