Merhabalar,
Şubat-Mart 2019 aylarını kısa dönem Avrupa Gönüllü Hizmeti projesi sayesinde Hırvatistan'ın Daruvar şehrinde geçirdim ve bu süreçte yerel yaşamla ilgili bilgiler vermek istiyorum.
DARUVAR
Daruvar yaklaşık 10 bin kişilik nüfusuyla küçük bir şehir. Antun Jankovic isimli Macar bir soylu 1771 yılında şehri satın alıp Daruvar adını vererek şehri kurmuş ve yaşaması için çevre ülkelerden insanları davet etmiş. Bugün nüfusun etnik kökenlerine baktığımızda Hırvatlardan sonra bir çoğu Çek, Macar, Sloven gibi kökenlerden gelmekte.Şehrin resmi ikinci dili Çekçe.
Daruvar sağlık turizmiyle ünlü bir şehir. Kaplıcaları, doğal yeşil alanlarıyla huzur bulmak için tatilinizi geçirebilirsiniz. Şehir meydanında turizm ofisi mevcut ve İngilizce çok bilmeseler de size yardımcı olacaklardır. Şehirde spa oteli mevcut ve zaman zaman çeşitli futbol klüpleri kamplarını burada yapıyor. Osmanlı'dan kalma hamam da var ama aktif olarak kullanılmıyor, benim gittiğim zaman restorasyondaydı. Osmanlı buraya 1500'lü yıllarda gelip 1600'lü yıllarda gitmiştir. Ama günümüze baktığımızda hamam dışında belirgin bir kalıntı göremiyoruz.
Bunun dışında üzüm bağlarıyla ve dolayısıyla da şarap yapımında da ünlü bir şehir. Yerel halk geçimini tarımsal faaliyetlerden sağlıyor. Yaşlı sayısı fazla, gençler ise çalışmak için Almanya gibi ülkelere gidiyor, gençlerin bir kısmı da sezonluk işler için ülkenin Dubrovnik gibi turistik bölgelerine gidiyor.
Şehir başkent Zagreb'e araçla 2 saat uzaklıkta. Başkente gitmek için otobüs veya tren de kullanabilirsiniz ama saatleri sınırlı ve fiyatlar pahalı. Tek yön otobüs bileti için 100 kuna ödemeniz gerekiyor, yani yaklaşık 90 lira. O yüzden bir Facebook grubu var ve ücreti paylaşmak kaydıyla gidecek insanlar veya gitmek isteyenler mesaj bırakıyor. Şehir küçük olduğu için bu şekilde iletişim kurmak kolay ve ekonomik oluyor.
Şehir Meydanı |
Osmanlı'dan kalma hamam |
Sarma |
Yemek çeşitliliği pek yok diyebiliriz. Zaten hep demişimdir, Türkiye yemek açısından dünyada birinci benim için diye :) Bizdeki lahana sarmasını onlar da yapıyor ama biraz farklı. Marketlerden aldıkları salamura lahana yaprağının içine dolduruyorlar pirinci ve fotoğrafta da görüldüğü üzere et parçaları atıyorlar. Genelde domuz eti kullanıyorlar ama bizim için islenmiş geyik etiyle yaptılar :) Ben lezzetini beğendim. Bir de bizim İnegöl köftenin karşılığı olan Cevapileri meşhur. Zaten balkan ülkelerinde genel olarak meşhur bu köfte ve tadını elbette sevdim.
Juliev Parkı |
Juliev Parkı'nın sonundaki göl |
Gerek Osmanlı'nın hükmü sırasında gerekse komşularından biri olan Yugoslavya döneminde bir arada yaşadığı Sırbistan'daki Osmanlı hakimiyetinin etkisi sonucu kullandığımız bazı kelimeler ortak. Sarma, cezve, cep, çizme, çorap, yastık, börek, kaşık, pamuk, pekmez bunlardan bazı örnekler. Elbette söylenişleri biraz farklı ama anlamları aynı. Hırvatça, Sırp-Hırvat-Boşnak dil grubundan biridir. Üçü de aynı olmasına rağmen farklılıklar mevcut.
Bir gün yolunuz düşerse veya küçük bir şehirde kalıp hem kafa dinlemek hem de yerel hayatı yakından gözlemlemek istiyorsanız 1-2 haftalığına bu şehirde kalıp deneyimleyebilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder